Thursday, August 14, 2008

YARIM

Zekiymiş
Tikiymiş
Ukalaymış
Sıfatlarından müzdaripmiş

Ayrısıyla barışıkmış
Bazen üzgünmüş
Bazen 12sinden bulunanmış
Xekasını harflerine yedirenmiş

Suskunmuş
Püsküllüymüş
Çok bayağa kızgınmış
Şöyleymiş böyleymiş

Geçmişinden geri dönenmiş
Yalnızlığı yalnız mukadderatında çevirenmiş
Şiirine küsmüş
Kelimeleriyle dalga geçermiş

Bişey olmamayı baştan seçenmiş
Kaçanmış
Gülermiş
Gözleri ışıldarmış

Şöyle böyle sevenmiş
Ağaçların salkımları arasından yağanmış
Yüzünden düşen bin parçaymış
Farkındasızmış

Süs püs yapmayanmış
Gözlerine bakmayanmış
Utansını kovalamayanmış
Hayatları arasında muhacirmiş

Sinermiş
Pısarmış
Pençe atarmış
Buğulu buğulu bakarmış

Kafası patlarmış
Göbek taşı düşermiş
Mihenk taşını bulamazmış
Kaşını da alırmış

Aynalara bakarmış
Tarağını saçlarına saplarmış
Acısından sokaktan kovulurmuş
Öfkesinden anne olmazmış

Koca koca adammış
Eş eş kadınmış
Dönecek yerler ararmış
Kaçarmış

Tam 5 saat bulunamazmış
Alnının ortasından terler akarmış
Zamanı hiç tükenmezmiş
Avunurmuş

Benleri yüzünden taşarmış
Rahatlığını susturulmazsa bulurmuş
Bir taş köşesindeymiş
Taşa vurup ayağı acımışmış

Iq-su Eq-su ölçmezmiş
Bezelye sayarmış
Beyin dalgaları arasında kızarmış
Yüzü mahçup bulutlarmış

Zekisi derindeymiş
Ne kadar giderse o kadar çıkarmış
Topukları kara karaymış
Vurursa, üst sayılarını koparırmış...

Şaşkınmış
Halinden anlamazmış
Öylece ol da ger dermiş
Derviş-zadesini çoktan bulmuşmuş

Uzun bir cümle kurmuş
Uğrak olduğu bir göl kurumuşmuş
İmtihan ederlermiş;
Kanıtlarını yakmışmış

Ölçüsünü kaçıran bir uyak
Doğal seyrinden düşürülmüş bir kaynakmış
Toynağı ile çivilerini sökermiş
Görmeyene bir avuç kum atıp, kaçarmış

Geceleri duyduğu seslerle uyurmuş
Alışkanlıkmış
Anlamayana çelme takarmış
Yukarı kıyısında saçları uzanmış-mış.

No comments: