Sunday, March 21, 2010



Zamanın Tozu, 21. yüzyılın ilk günü bitiyor.

Zamanın Tozu

Piyano neden çalar bir evde?
Kaç sınır vardır?
İkilikler neden birbirini sever?
Kaç sevgi kaç, kaç ki yaşa...

Çocuk çocukken
Bilmezdi çocuk olduğunu
Çocuk çocukken kaç tane sınır vardır?
Kaç çocuk, Sibirya'dan bir trene bin..
Bin ki yaşa

Ölüm neden çalar bir evden?
Kaç tane sınırda gerçekleşir ölüm?
Yaşam neden süpürür yerleri bir evde?
Kaç sınırda tozları süpürür zaman?

Çocuk çocukken
Dumanları bulut sanardı
Duman neden yükselirdi şehirde?
Bu şehir neden sınırdaydı?

Sınırların açıldığını neden düşlerdi çocuk?
Kaç çocuk kaç
Sınırların gerisinden, gözyaşlarından kaç
Hala gördüğün toplama kamplarından kaç

Bir evde neden piyano çalardı?
Neden piyano çıkardı bir evden?
Sislerin arasından kaçırılan şey neden senin piyanondu?
Kaç çocuk, kaç ellerini kurtar

Bir kadın neden aşkın mukaderatını iddia ederdi?
Bir kadın kaç severdi?
Bir kadın neden piyano çalamazdı?
Bir kadın sınırda bir gece yarısı dans etmişti

Kaçma kadın...
En çok sen dans et, sınırlarında
Kadın kadınken, kaçmayı öğrenmişti
Elleriyle teslim eden şişmiş karnı
Kaç çocuk kaç o içten
Kaç ki yaşa

Bir evde neden piyano çalar?
Bir evde neden çocuk piyano çalar?
Bir evde kaç sınır vardır?
Ve çocuk tökezler, düşer...


Sınırlar

İsimsiz bir sınırdan yürümüştük
Belki gece yarısı dans etmiştik

Bilmediklerim bildiklerimden daha ağır bazen
Olduğu gibi olmak zorlaşırken
Zaman yanağımın yanından beni öperken
Bir film gördüm..
Bir çocuk, bir kadın, iki adam, bir adam daha ve bir kadın daha
Veya desem bir çocuk, bir çocuk-kadın, iki çocuk-adam, bir arayış, bir ayrılık
Veya bir yalnızlık, üç sınır, bir aşk, bir hayal kırıklığı
Hangi sözcük anlatabilir bilmediklerini?
Hangi sözcük bildiklerini anlatabilir?
Sözcüklerin kifayetsizliği mi bu?
Acının ötesinde bir gerçek mi?
Gerçek, neydi kimdi nasıldı?
Gerçeği hangi sözcük bilebilirdi?



Bir taklit; Song of Time

(Gerçeği: Handke, Song of Childhood: http://www.wim-wenders.com/movies/movies_spec/wingsofdesire/wod-song-of-childhood.htm)


Yalnız yalnızken
Yalnızlığını bilmezdi
Dolanırdı sokaklarında
Ellerinde kuruyemişler

Aşık aşıkken
Aşkını bilmezdi
Burnun sol altında bir sinek olurdu
Yanağına bir şaplak patlatırdı

Ayrılık ayrıyken
Ayrılığını bilmezdi
Arardı yeşil tarlalarda
Dallarında br beyaz çiçeği açmıştı.

Hayalkırıklığı hayal kırıklığıyken,
Hayal kırıklığını bilmezdi
Sislerin ardında gördüğü yüzler
Solgun, yorgun, sorardı.

Bir sınır sınırken
Sınırlarını bilmezdi
Gülerdi tek başına
Karşısında kendi silüeti


No comments: