Thursday, August 17, 2006

Sensin
Bütün küstahlığınla bana tanımlatan
Beni
sensin
hayır! hayır! sensin
Bu yalnızlığı adlandıran
Beni adlandıran
Oradan buraya sürükleyen
Sonunda öfkelendiren
Yazmama neden olan

Sensin evet sensin
Dolandıran bacaklarımı kuyruğuma
Dinle işte bu senin sesin
Bu senin öfken
Dinle dinle
Bu sensin
Bu senin ağzın, gözün ve de ellerin

Ayrıldığımız kıtalarda
Arada geçen denizlerde
Yüzünde bulabilirsen belki kırışıklıklarımı
Aradan geçen süre kadar
Gözyaşı damlalarını
İşte belki o da ben olurum

Tat
tatmaya cesaretin olursa
Belki ciğerlerinden aşağıya yanarsın
O zaman benim yumruklarım olursun
Yutkunurken kuru boğazından
Öfkem gider mi derinlere
peki derinlerde unuttuklarımı bana geri getirir mi?

Arap kağıtları yapışkan değildir; tırtıklamak gerekir

O zaman ısırabilir misin acaba kulaklarımın arkasını
hayır orayı değil; arkalarını
Küpe hizamdan alır mısınız beni benden
yoksa beni senden
seni de benden
Tütün kağıdına inceden sararsan belki daha az yakar değil mi?
Siz ne kadar da yararlı bilgiler biliyorsunuz öyle

işte bu senin sesin
Tanımlayan ha bire yararına anlatan
Yararlanan
Sonunda yararlanılınca da ağlayıp sızlanan
Sızar mısın
Süzme yağlarımın arasından sen
sizleşmeden hislerim
suyumun üzerindeki tüneğinden göçebilir misin?

Benimkisi seni sizden ayırıp
Yumrular halinde yoğurmak istencinden başka
Seninki de içine çekip karıştırıp kıvam elde etme istencinden
başka
başka
başka...

Sigarasını yaktığını karanlıkta farketmek zor olmadı. Dumanı hayırlara vesile;

No comments: