Unuttuklarımız ve unutturduklarımızç Hayır bu sefer eylemsiz cümleler değil yazmak istediklerim, ya da sadece eylemlerden oluşan. Bütün olmak değil belki parçalanmak hiç değil, ne olmadığımı görmek, bunu yazmak hiç değil. Yağmur sadece yağar, Kendiliğinden. Uzun yazı cümlelerimi arıyorum yeniden. Bir yazının bana hissettirdiklerini kendimin kendime hissettirdiklerini uzun cümlelerimde bulmaya çalışıyorum.
Bulduklarımız ve buldurduklarımız, Bir yabancının kitabının arasında başka bir yabancının notlarını bulduğu gibi bulmak belki yazdıklarıma şaşırmak, yazabildiklerimize şaşırmak veya soruların canını yaktığı o anda anladığın bir uzun cümlenin anlatılmaz hissini, buldurduklarımızı. Ama sırlar vardır, bulduğumuzda esrarını gizleyen. Bu da kendiliğinden.
Uyuduklarımız ve uyuttuklarımız, bir aşk kadar uyutucu sakin dingin yalanları sarmalarken geçilmişliklerim, bunlar benim ve kendiliğinden ve fekat uyuttuklarımda duyduğum öfkenin uykusu boğucu, bu da kendiliğinden. Masasına meze edilmek üzere vurulan bir balığın kuru can çekişmeleri esnasındaki...bunlar benim yazamadıklarım yerine uyuttuklarım.
Bir uzun cümlenin veya bir yazının ne anlama geldiğini bilmez oldum. Biliyorum. Elimden kaçıp koynumda yaşayan yelkovanını her sabah çıkarıp seviyorum yine de. Geçilmişliklerimi, geçiştirdiklerimi, geçtiklerimi, geçitlerimi geç kalışlarımı, yelkovanını. Ve ne zaman ona baksam kendliğindeni görüyorum. Bellki de tam da bu yüzden artık uzun cümleler yazamıyorum ve sana bakamıyorum. Belki bu yüzden seni uyutamıyorum ve yanında uyumuyorum. Belki bu yüzden sırlarını bulamıyorum, esrarımı buldurtamıyorum veya ne sana ne de kendime unutturamıyorum ya da unutmuyorum. Belki bu yüzden seni unutuyorum ve sana da kendimi unutturuyorum.
Geçmiş, yuvarlanmış Kapağı tencerenin altında kalmış Tekerleri kafiyeli olsa da,uzun cümlelerimi çalan sen ve bundan korkan ben de kendiliğindenleşmiş. Her ne kadar değişsek, değiştirsek, deysek veya değmesek de birbirimize öfkem dinmemiş. Bunu yeni anlıyor ve şaşırıyorum. Belki de bu yüzden mi yazıyorum, henüz bilmiyorum.
No comments:
Post a Comment